Paylaşılan sevinç iki kat olur, paylaşılan bir acı da yarıya iner. Bir mum yakın ve bilginizi paylaşarak toplumun kalkınması için rehber olun.

Anasayfa » Makale » Kişisel Gelişim

Empati Ve Mutluluk
Kategori: Kişisel Gelişim | Okunma: 754
Değerlendirme: 0.0/0
Daha fazla mutlu olmak istiyorsanız işe kendinizi değil başkalarını anlayarak başlayın. Uzmanlara göre başkalarına karşı empati duygunuz ne kadar gelişirse kendinizi o kadar mutlu hissedersiniz. İşte empati hakkında bilmeniz gerekenler..

NASIL DAHA MUTLU OLUNUR?

Empati kurarak. Uzmanlar, "Başkalarına karşı empati duygunuz ne kadar gelişirse kendinizi o kadar mutlu hissedersiniz” diyorlar. Peki empati duygumuz nasıl oluşur?

Herkesin empati yeteneğinin çok gelişmiş olmadığını empati duygularımızın birbirinden farklı olduğunu biliriz. Düşünsenize bir yakınınızı kaybetmişsinizdir ve iş yerinde karşınızda oturan arkadaşınız telefon konuşmasında gümbür gümbür kahkahasını patlatmaktan geri durmuyordur. Ya da akşam çocuğunuzun o çok önem verdiğiniz yılsonu gösterisi varken, müdürünüz bunun sizin için önemli olduğunu bildiği halde akşam geç saatlere kadar çalışmanızı istiyor ve önünüze iş yığıyordur. Biz buna "taş kalplilik” deriz. Ama aslında burada kalbi işin içine karıştırmak doğru olmaz. Çünkü burada devrede olan kalp değil, beyindir aslında.

Başkalarına empati duygusuyla yaklaşabilmek, önemli bir biyolojik fonksiyonumuzdur. Bir beyin fonksiyonu olan empati, diğer insanlara karşı ne kadar bağlı hissettiğimizle, ne kadar şefkatli ve fedakar olduğumuzla ilgili özelliğimizdir.

Ayna nöronlar ne işe yarar?
Biyolojimizin bir kısmı ayna nöronlarından oluşur. Bu nöronlar sayesinde başka insanların esneme, kollarını kavuşturma gibi hareketlerini refleks olarak taklit ederiz. Ayna nöronlar, (minik nörolojik kameralar gibi) her şeyi olduğu gibi kaydeder. Bu, çocukların nasıl öğrendiği ya da yetişkinlerin uzun süre yaşadıkları yerin aksanını kullanmaya başlaması gibi durumları açıklar.

Ayna nöronlar ve empati arasındaki bağlantı
Ayna nöronlar, beynin çeşitli alanlarında bulunur ve insanların tepkilerini harekete geçirir. Bir insanı bir eylem anında gördüğümüzde otomatikman taklit etmek isteriz. Ancak ayna nöronlar sadece esneme ve diğer önemsiz vücut hareketlerini harekete geçirmekle kalmaz, duyguları ve empatiyi de üretir.

Birini acı içinde kıvranır vaziyette gördüğümüzde bizim de "acı” bölgemiz aktive olur. Örneğin, birinin bacağında bir örümceğin gezindiğini gördüğümüzde, o sürünme anındaki duyguyu biz de hissederiz, çünkü ayna nöronlarımız devreye girmiştir.

Suçluluk, utanma, mahcubiyet ve şehvet duyguları da beynimizin bir kısmında bulunan, "insula (adacık)” denilen ayna nöron sistemine dayanır. Bu, bir trajediyle karşılaştığında üzülen insanlara karşı neden empati geliştirdiğimizi, yani onların duygularını anlayıp paylaştığımızı gösterir. Yani diğer insanlarla ilgilenmemize ve onlarla bağ kurmamıza izin veren şeydir.

Beynimizdeki ayna nöron sistemi, kendimizden başkalarının niyetini, davranışlarının sosyal manasını ve duygularını anlamakta ustadır. Hepimiz birer sosyal varlıklar olduğumuza göre var olmaya devam edebilmemiz başkalarının niyetini, duygularını ve davranışlarını anlamamıza bağlıdır. İşte ayna nöronlar da başkalarının zihinlerini mantıkla değil simülasyonla yakalamamıza izin verir. Yan, düşünerek değil de hissederek yapmamıza neden olur.

Kim daha çok empati kurabiliyor?
Araştırmalar, kadınların beyinlerindeki bu bölümü özellikle doğurganlık çağında erkeklere oranla daha fazla kullandıklarını ortaya koydu. Ayrıca yapılan çalışmalar, başarılı insanların iyi empati kurabildiklerini ve bu kişilerde ayna nöron aktivitesinin yüksek olduğunu da gösterdi.

Empatik insanların özellikleri
İnsanların üzerinde etki bırakabilenler empati yeteneklerini geliştirebilen insanlardır.

Maine Üniversitesi’nde bir araştırmacı olan Dr. Marisue Pickering’e göre empatik dinleyenlerin dört özelliği vardır:
1. Kendi duygularını ve fikirlerini diğerine yansıtmaya değil diğerine yönelmeye eğilimlidirler.
2. Kendilerini korumaya ve defansif davranmaya çalışmazlar. Bu şekilde karşıdaki kişiye odaklanmak güçtür.
3. Karşıdaki kişinin rollerini, bakış açılarını ve deneyimlerini hayal etmeye çalışırlar, kendi yaşantıları ile benzerlik kurmaya çalışmazlar.
4. Bir eleştirmen gibi değil, bir alıcı gibi dinlerler. Bir uzlaşma ve anlaşma sağlamaya uğraşmazlar.

İlginizi çekecebilecek diğer yazılar

Fukushima nükleer kazasının kelebekler üzerine etkileriFukushima nükleer kazasının...
Kategori: Alternatif Enerji
710 kişi tarafından incelendi
Yorumlar (0)
Alfred Russel Wallace’nın HayatıAlfred Russel Wallace’nın H...
Kategori: Kimdir
722 kişi tarafından incelendi
Yorumlar (0)
Taşlar ve anlamlarıTaşlar ve anlamları
Kategori: Malzeme ve Metalurji
1340 kişi tarafından incelendi
Yorumlar (0)
Teknolojilerin Devi İnternetTeknolojilerin Devi İnternet
Kategori: İnternet
917 kişi tarafından incelendi
Yorumlar (0)
Bir saat neden altmış dakikadırBir saat neden altmış dakik...
Kategori: Genel Kültür
969 kişi tarafından incelendi
Yorumlar (0)
Saatin akrep ve yelkovanın neden sağa dönüyorSaatin akrep ve yelkovanın ...
Kategori: Genel Kültür
762 kişi tarafından incelendi
Yorumlar (0)

(0) Yorum yapıldı.

ComForm">
avatar