Anasayfa » Makale » Kişisel Gelişim |
Borderline (Sınır) Kişilik Bozukluğu Nedir?
Kategori: Kişisel Gelişim | Okunma: 796
|
Değerlendirme: 0.0/0 |
Yazar adı: Uzm.Psk.Ferhat Akpınar, |
İki kıtayı birbirine bağlayan bir köprü düşünün ve bu köprünün tam ortasında olduğunuzu…. Kıtalardan birinde neşe, mutluluk, sevinç, dostluklar, güzel ilişkiler, sosyal aktiviteler ve belki bir de sizi çok mutlu eden bir sevgili… Diğer kıtada ise acı, nefret, intikam, yanlış ilişkiler, ihanet, depresif duygu durum ve bir gecede tüketilen aşk sanrıları! Köprünün tam ortasında ise süreğen ve sıradan yaşam tarzı… İş hayatınız var, sosyal bir çevreniz, aileniz, tamamıyla gerçek yaşamlar. Üç bölgeden hangisinde olmayı tercih edersiniz? Ya da böylesine birbiriyle zıt kavramların üçünü birden bir günde yaşayan birileri var mıdır? Sizi çok sevdiğini söylerken birden yerin dibine sokuyor ya da sizi kaybetmemek için anlamsız çabalar harcıyor, kendine zarar veriyor, mutlu bir anında birden mutsuzlaşıp kendini boşlukta hissettiğini söylüyor, özel bir gecede tanışıp, tanıştığı kişiyle ilişki yaşadıktan sonraki gün onu hatırlamıyorsa, kısa bir süre için etrafınızdaki insanları, arkadaşlarınızı, dostlarınızı, aile bireylerinizi gözünüzün önüne getirin ve kendinize şu soruyu sorun: "Bu üç farklı bölgedeki gibi yaşam süren bir yakınım var mı?” cevabınız evetse bunun adına ‘Borderline (Sınırda) Kişilik Bozukluğu’ diyebilirsiniz. Peki, "Sınırda Kişilik” nedir? Kıtaların ve köprünün ortasının özelliklerini gözden bir kez daha geçirin. Eğer siz ya da yakınınız bir gün neşeli, mutlu, sosyal ilişkileri vs. sağlamken birden diğer kıtaya geçip acı çektiğini, mutsuz olduğunu ve sizi çok severken birden sizden nefret ettiğini söylüyorsa ya da köprünün tam ortasındaki normal süreğen hayatına devam ediyorsa bilin ki işler onun için yolunda gitmiyor demektir. Bu kişilere ‘sınırda’ denmesinin sebebi; normal bir yaşam tarzıyla hayatını devam ettirirken birden bire nevrotik ya da psikotik özellikler sergilemesidir. Negatif etkenler olmamasına rağmen depresif olduğunu iddia etmesi ya da çok güvendiği, çok sevdiği birinin kendisi hakkında çeşitli planlar yaptığını iddia eden paranoyalarının olması ve bu paranoyalardan kurtulmak için inanılmaz çabalar harcaması ya da birden öfkelenerek yoğun öfke nöbetleri geçiriyor olması, uygunsuz cinsel ilişkilere giriyor olması, madde bağımlılığı, kendine zarar verme davranışının olması kişiye bu tanıyı koymak için aranan başlıca semptomlardır. Kısaca DSM-4 tanı kitabına göre kişide şu belirtiler aranır: Gerçek veya hayali bir tehlikeden kaçınmak için çılgınca çabalar gösterme. Gözünde aşırı büyütme (göklere çıkarma) ve yerin dibine batırma uçları arasında gidip gelen, gergin ve tutarsız kişilerarası ilişkilerin olması Kimlik karmaşası; belirgin olarak ve sürekli biçimde tutarsız benlik algısı ya da kendilik duyumu Kendine zarar verme olasılığı yüksek en az iki alanda dürtüsellik (örn. para harcama, cinsellik, madde kötüye kullanımı, pervasız araba kullanma, tıkınırcasına yemek yeme). Yineleyen intiharla ilgili davranışlar, girişimler, göz korkutmalar ya da kendine kıyım davranışı Duygu durumla belirgin bir tepkiselliğin olmasına bağlı ani değişim (örn. yoğun epizodik disfori, huzursuzluk ya da genellikle birkaç saat süren, nadiren birkaç günden daha uzun süren kaygıya) Kendini sürekli olarak boşlukta hissetme Uygunsuz, yoğun öfke ya da öfkesini kontrol altında tutamama (örn. sık sık hiddetlenme, geçmek bilmeyen öfke, sık sık kavgalara karışma) Stresle ilgili gelip geçici paranoid düşünce ya da ağır dissosiyatif semptomlar Tüm bu belirtilerin 5 veya daha fazlası kişide varsa Borderline (Sınırda) Kişilik’tir. Peki bu kişiler için neler yapılabilir? Her şeyden önce şunu çok iyi bilmeliyiz, psikoterapiye bu bozukluğa sahip kişiyi getirmek ne kadar zorsa, terapiyi yapacak uzman için de aynı zorluk söz konusudur. Çünkü bu kişiler terapiste karşı aşırı bir bağlanma kurar ya da tam tersi terapiste hostilite besleyebilir. Terapi esnasında olumlu veya olumsuz transferanslar (değişimler) sergileyebilir. Aynı zamanda terapist projektif identifikasyon durumundan kaçınmak için karşı transfer yapmamaya dikkat etmelidir. Aksi olurda terapist karşı transfer yapmaya başladığı anda kişinin patolojisini desteklemiş ve bu bozukluğa onu bir adım daha itmiş olma tehlikesi söz konusu olabilir. Sonuç olarak bu özellikleri taşıyor ya da taşıdığını düşündüğünüz kişi veya kişileri terapi almaları için doğru yerlere ve bu tarz bozukluğu olan kişiliklerle sürekli çalışıp terapi yapan psikologlara yönlendirin. Bu hem onların hem de sizin yaşam kalitenizi arttırmaya yardımcı olacaktır. Sınırları kaldırıp gerçek hayatlar yaşamak dileğiyle!
|
İlginizi çekecebilecek diğer yazılar
|
| ||||
|
| ||||
|
|
(0) Yorum yapıldı. | |